Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi görüşmelerinde önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Tam bağımsız güçlü Türkiye” vurgusu
Kalaycı, konuşmasında Millî Teknoloji Hamlesi kapsamında elde edilen başarıları hatırlatarak Türkiye’nin yerli ve millî üretim kapasitesinde tarihi bir seviyeye ulaştığını söyledi.
“Tam bağımsız güçlü Türkiye ülküsüyle yerli ve millî üretimi artırmak, stratejik alanlarda dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla başlatılan Millî Teknoloji Hamlesiyle artık ihtiyacımız olan birçok teknoloji Türk mühendisleri tarafından tasarlanmakta, yerli ve millî olarak üretilmekte ve birçok ülkeye ihraç edilmektedir.” diyen Kalaycı, Türkiye’nin özellikle havacılık ve savunma sanayisinde dünyada ilk sıralarda yer aldığını belirtti.
“Havacılık ve savunma sanayisinde şampiyonlar ligindeyiz”
“Hamdolsun havacılık ve savunma sanayisinde şampiyonlar ligindeyiz. Yerli ve millî uçak, helikopter, gemi, denizaltı, tank, çeşit çeşit silahlar, füzeler, zırhlı araçlar ve insansız hava araçlarını artık kendimiz üretiyoruz. Milletimizi gururlandıran gök kubbemizi oluşturuyoruz.”
MHP'li Kalaycı, İHA ve SİHA teknolojisinde dünyanın ilk 3 ülkesi arasında yer aldığımızı, küresel İHA pazarının yüzde 68’inin Türk markaları tarafından kontrol edildiğini ifade etti. Türkiye’nin havacılık ve savunma sanayi ihracatında da dünyanın 11. ülkesi konumuna yükseldiğini vurguladı.
Türk savunma sanayiinin 2026 hedefleri
Yerli üretim başarıları sıralandı
MHP’li Kalaycı, millî otomobil, banliyö trenleri, elektrikli tren setleri ve millî elektrikli anahat lokomotifi üretimlerini de hatırlatarak şu bilgileri paylaştı:
“Yerli ve millî yer gözlem uydumuz İMECE’yi ve haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’yı uzaya fırlattık. Türkiye, kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükselmiştir.”
Kalaycı, Milli Uzay Programı kapsamında Ay’a ulaşması planlanan uzay aracının tasarım, analiz, mühendislik ve test çalışmalarının sürdüğünü belirtti.
Enerji ve teknoloji alanında büyük ilerleme
Türkiye’nin millî enerji atılımıyla yenilenebilir enerji üretiminde Avrupa’da 5’inci, dünyada 11’inci sıraya yükseldiğini ifade eden Kalaycı, ekipman üretiminde de yüksek yerli katkı oranlarına ulaşıldığını söyledi. “Güneş panellerinde yüzde 91, rüzgâr türbinlerinde ise yüzde 65 yerli üretim kabiliyeti kazanılmıştır.” dedi. Kalaycı, teknoparklar, Ar-Ge merkezleri, milli teknoloji atölyeleri ve girişimcilik ekosistemi sayesinde Türkiye’nin büyük bir sıçrama yaptığını, TEKNOFEST’in gençlere özgüven aşıladığını dile getirdi. “Küresel bir markaya dönüşen TEKNOFEST festivali, gençlerimize 'ben de başarabilirim' kültürünü kazandırmıştır.” ifadelerini kullandı.
Sanayi sektöründe baskı artıyor
Kalaycı, küresel krizler, savaşlar, belirsizlikler ve 2023 deprem felaketinin ardından yüksek faiz ve dezenflasyon politikalarının sanayi sektörünü zorladığını ifade etti.
“Son yıllarda yaşanan gelişmeler sanayi sektörümüz üzerinde ciddi baskı oluşturmuştur. Sanayi sektörünün GSYH içindeki payı 2024 yılında yüzde 19,7’ye, 2025 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 18,6’ya inmiştir.”
Buna rağmen sanayi üretiminde toparlanma eğilimi başladığını vurgulayan Kalaycı, üretimin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 7,4 arttığını, Temmuz ve Ağustos aylarında da yıllık bazda yüzde 5,2 ve 7,1’lik artışlar yaşandığını belirtti. “Bu artış, imalat sanayisindeki ivmenin belirginleştiğini, hem iç piyasalarda hareketliliği hem de ihracat potansiyelini artıracak bir gelişme olduğunu gösteriyor.” dedi.
“Emek yoğun sektörlere yapısal önlem şart”
MHP'li Kalaycı, imalat sanayiinde istihdamın 2025’in ilk yarısında yüzde 1,8 azaldığını, özellikle tekstil, giyim ve deri sektörlerinde düşüşün belirgin olduğunu söyledi.
“İmalat sanayi üretiminde özellikle tekstilde yüzde 3,7, giyimde yüzde 5,9, deride yüzde 3, makinede yüzde 5,9 azalma görülmektedir.”
Kalaycı, KOSGEB desteklerinin önemine değinirken, emek yoğun sektörlerin korunması için yapısal önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.
“MHP olarak sanayide yapısal dönüşümün hızla sağlanmasını, teknolojik dışa bağımlılığın azaltılmasını, yerel kaynakları harekete geçiren, nitelikli iş gücü istihdam eden, dijital çağa uyum sağlayan ve uluslararası rekabet gücüne sahip bir sanayi oluşturulmasını lider ülke Türkiye hedefine ulaşmak açısından oldukça önemli görüyoruz.”
“Marmara Havzası sıkıştı, sanayi Anadolu’ya taşınmalı”
MHP’li Kalaycı, Marmara Havzası’ndaki yoğun sanayi yükünün Anadolu’ya taşınması gerektiğini ifade ederek, 30 Mayıs 2025’te yürürlüğe giren Yeni Yatırım Teşvik Sistemi’nin önemine değindi.
“Marmara Havzası ağır sanayi yatırımlarından dolayı sıkışmıştır. 1. bölgeden 4., 5. ve 6. bölgeye taşınan yatırımların istihdam teşviki kapsamına alınması önemlidir. Bu uygulama Anadolu’yu şaha kaldırmak için yeni bir fırsata dönüştürülmelidir.”
“Her il için 4 yatırım konusu adil değil”
Kalaycı, 9 Temmuz 2025 tarihli tebliğlerle yürürlüğe giren Yerel Kalkınma Hamlesi Programı kapsamında her il için yalnızca 4 yatırım konusunun belirlenmesini hakkında da konuştu.
“İller için desteklenecek yatırım konularının belirlenmesi önemlidir ve destekliyoruz. Ancak her il için sadece 4 yatırım konusunun desteklenmesi teşvik sisteminin amacına tam olarak hizmet etmeyecektir. Nüfusu, yüz ölçümü ve potansiyeli farklı olan iller arasında eşitsizlik oluşmaktadır.”
Örnek olarak Konya’yı gösteren Kalaycı, kentin yüz ölçümü ve ilçe potansiyeli bakımından birçok ülkeden büyük olduğunu, ancak merkez dışındaki ilçelerin alt bölge teşviklerinden yararlanamadığını dile getirdi.
“Ereğli, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Ilgın, Kulu, Cihanbeyli ve Karapınar gibi ilçelerimiz gelişme potansiyeli yüksek olmasına rağmen mevcut teşvik sisteminden yeterince faydalanamamaktadır.”
“İlçe bazlı teşvik sistemi şart”
MHP'li Kalaycı, ilçe bazlı teşvik sistemine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Konya’daki 20 ilçenin sosyo-ekonomik gelişmişlik sıralamasına göre dördüncü, beşinci ve altıncı kademelerde yer aldığını, 18 ilçede OSB bulunmadığı için teşviklerden yararlanamadığını belirtti. “Bu ilçelerimiz beşinci ve altıncı bölgede yer alan illerden daha gelişmiş durumda değildir. Potansiyellerine rağmen yatırım gelmemekte ve sürekli göç vermektedirler.” dedi.
Yerel kalkınmayı sağlamak, kırsal potansiyeli değerlendirmek ve göçü tersine çevirmek için ilçe bazlı teşvik sisteminin geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Kalaycı, sözlerini şöyle tamamladı:
“Her bir ilçe için hedef sektörlerin belirlenmesi ve sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksine göre uygun bölge teşviklerinden yararlandırılması, yerel kalkınma açısından en isabetli yaklaşım olacaktır.”
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı'nın konuşmasının tamamı:
"Tam bağımsız güçlü Türkiye" ülküsüyle yerli ve millî üretimi artırmak, stratejik alanlarda dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla başlatılan Millî Teknoloji Hamlesiyle artık ihtiyacımız olan birçok teknoloji Türk mühendisleri tarafından tasarlanmakta, yerli ve millî üretilmekte, birçok ülkeye de ihraç edilmektedir.
Hamdolsun havacılık ve savunma sanayisinde şampiyonlar ligindeyiz. Yerli ve millî uçak, helikopter, gemi, denizaltı, tank, çeşit çeşit silahlar, füzeler, zırhlı araçlar ve insansız hava araçlarını artık kendimiz üretiyoruz. Milletimizi gururlandıran gök kubbemizi oluşturuyoruz.
İHA ve SİHA teknolojisinde dünyada ilk 3'teyiz. Küresel İHA pazarının yüzde 68’ini Türkiye'nin markaları elinde bulundurmaktadır. Havacılık ve savunma sanayi ihracatında dünyanın 11. ülkesi konumundayız.
Millî otomobilimizi, milli banliyö tren, elektrikli tren ve hızlı tren seti ile milli elektrikli anahat lokomotifimizi ürettik. Yerli ve milli yer gözlem uydumuz İMECE’yi ve haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A’yı uzaya fırlattık. Türkiye kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri konumuna yükselmiştir.
Milli Uzay Programı kapsamında Ay’a ulaşması planlanan uzay aracının tasarım-analiz çalışmaları, mühendislik ve uçuş modeli üretim ve testleri devam etmektedir
Türkiye, millî enerji atılımıyla yenilenebilir enerji üretiminde Avrupa'da 5'inci dünyada 11'inci sıraya çıkmıştır. Ekipman üretimi olarak güneş panellerinde yüzde 91, rüzgâr türbinlerinde ise yüzde 65 yerli üretim kabiliyeti kazanılmıştır.
Daha birçok alanda fabrika ve tesisler açılmakta, yerli ve millî üretimimiz artmaktadır. Milli teknoloji atölyelerinde, teknoparklarda, Ar-Ge ve tasarım merkezlerimizde girişimcilerimiz önemli başarılar elde etmektedir.
Küresel bir markaya dönüşen TEKNOFEST festivali, gençlerimize "ben de başarabilirim" kültürünü ve özgüvenini aşılamıştır.
Yerli ve millî üretim potansiyelinin tümüyle harekete geçirilmesi; savunma sanayide yakalanan ileri teknolojinin başka alanlarda da elde edilmesi hedeflenmelidir.
Son yıllarda yaşanan gelişmeler sanayi sektörümüz üzerinde ciddi baskı oluşturdu
Son yıllarda yaşanan ve dünya ekonomisini de olumsuz etkileyen küresel krizler, savaşlar belirsizlikler ve dalgalanmalar ile ülkemizde meydana gelen deprem felaketi, uygulanmakta olan dezenflasyon politikaları ve yüksek faiz oranları Türkiye ekonomisi, özellikle de sanayi sektörümüz üzerinde ciddi baskı oluşturmuştur.
Sanayi sektörünün GSYH içindeki payı 2024 yılında yüzde 19,7’ye, 2025 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 18,6’ya inmiştir.
Sürdürülebilir büyüme için sanayi sektörüne daha fazla yatırım yapılması gerekmektedir. Yatırımın ve üretimin artırılmasını, ar-ge ve yenilikçilik ekosisteminin geliştirilmesini, yeşil ve dijital ekonomiye geçiş sürecinde teknolojik dönüşümün hızlandırılmasını, beşeri sermayenin güçlendirilmesini gerekli görüyoruz.
Sanayi üretimi bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,2 daralmanın ardından ikinci çeyrekte yüzde 7,4 oranında artmıştır. Sanayi üretimindeki artış yıllık bazda Temmuz’da yüzde 5,2, Ağustosta da yüzde 7,1 ile devam etmiştir.
Sanayi üretim hacminin son aylarda yükselişe geçmesini, özellikle imalat sanayisindeki ivmenin belirginleşmesini hem iç piyasalardaki hareketliliği hem de ihracat potansiyelini artıracak bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.
Tekstil, giyim, deri gibi emek yoğun sektörlere yönelik yapısal önlemler alınmalı
İmalat sanayi istihdamı 2025 yılı ilk yarısında yüzde 1,8 azalmış, özellikle de tekstil, giyim, deri başta olmak üzere emek yoğun sektörlerde çalışan sayısının azaldığı görülmektedir.
İmalat sanayi üretiminde de alt sektörler itibariyle özellikle tekstilde yüzde 3,7, giyimde 5,9, deride yüzde 3, makinede yüzde 5,9 azalma görülmektedir.
İmalat sanayiinin emek yoğun sektörlerinde iş gücünün korunması amacıyla KOSGEB destek programı yürütülmektedir. Meclis Genel Kurulunda görüşülecek olan kanun teklifinde bu amaçla KOSGEB’e ek kaynak sağlayan bir düzenleme yer almaktadır.
Bununla birlikte emek yoğun sektörlere yönelik yapısal önlemler almamız gerekmektedir.
MHP olarak; sanayide yapısal dönüşümün hızla sağlanmasını, teknolojik dışa bağımlılığın azaltılmasını, yerel kaynakları harekete geçiren, nitelikli iş gücü istihdam eden, dijital çağa uyum sağlayan ve nihayet uluslararası rekabet gücüne sahip bir sanayi oluşturulmasını lider ülke Türkiye hedefine ulaşılması bakımından oldukça önemli görüyoruz.
Marmara Havzası ağır sanayi yatırımları Anadolu'daki yeni merkezlere kaydırılmalı
Bilindiği üzere Marmara Havzası ağır sanayi yatırımlarından dolayı sıkışmıştır. Sürdürülebilir kalkınma için sanayinin Anadolu'daki yeni merkezlere doğru kaydırılması gerektiği açıktır.
Yeni Yatırım Teşvik Sistemi 30 Mayıs 2025 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.
Bu amaçla 1. Bölgeden 4., 5. ve 6. Bölgeye taşınan yatırımların istihdam teşviki kapsamına alınması önemlidir. Bu uygulama daha da geliştirilerek Anadolu’yu şaha kaldırmak için yeni bir fırsata dönüştürülmelidir.
Her il için 4 yatırım konusunun desteklenmesi yeterli ve adil değil
9 Temmuz 2025 tarihli tebliğlerde Yerel Kalkınma Hamlesi Programı'nın uygulama usul ve esasları ile her il için 4 olmak üzere yerel yatırım konuları belirlenmiştir.
İller için desteklenecek yatırım konularının belirlenmesi çok önemlidir ve destekliyoruz. Bununla birlikte, nüfusuna, yüz ölçümüne ve ülkemizin ihtiyacı olan yatırım konularına dair potansiyeline bakılmadan her il için 4 yatırım konusunun desteklenmesi teşvik sisteminin amacına tam olarak hizmet etmeyecektir. Zira bugün yüz ölçümü birçok ülkeden büyük iller ve nüfusu birçok ilden büyük ilçeler bulunmaktadır.
Örneğin, birçok ülkeden dahi büyük olan Konya'nın birçok ilden büyük olan ilçeleri vardır. Ayrıca, teşvik sisteminde ikinci bölgede yer alan Konya'nın merkez dışındaki Ereğli, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Ilgın, Kulu, Cihanbeyli ve Karapınar ilçeleri alt bölge teşvikinden de yararlanamamaktadır. Hâlbuki bu ilçelerimizin gelişme potansiyeli yüksektir.
Dolayısıyla bu uygulama söz konusu ilçelerimize bir fayda sağlamayacak, daha küçük illerle aralarında eşitsizlik oluşturacaktır. Bu itibarla, gelişme potansiyeli yüksek olan ilçeler için de yatırım konuları belirlenmesi yerel kalkınma açısından daha yararlı olacaktır.
İlçe bazlı teşvik sistemi geliştirilmeli
Konya'nın diğer 20 ilçesinde ise belirli yatırımlar bir alt bölge yani üçüncü bölge, bunların OSB'lerinde yapılanlar ise iki alt bölge yani dördüncü bölge teşvikinden yararlanabilmektedir.
İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması'na göre söz konusu ilçelerimizden Çumra ve Sarayönü dördüncü kademe; Hüyük, Kadınhanı, Çeltik, Yunak, Bozkır, Doğanhisar, Derebucak, Güneysınır, Altınekin, Akören, Hadim, Yalıhüyük, Tuzlukçu, Taşkent, Emirgazi ve Halkapınar beşinci kademe; Ahırlı ve Derbent ise altıncı kademede yer almaktadır. 18 ilçemizin OSB'si de olmadığından iki alt bölge teşviklerinden yararlanamamaktadır.
Dolayısıyla 3. Bölge teşviklerinden yararlanabilen bu ilçelerimiz acaba beşinci ve altıncı bölgede yer alan il ve ilçelerden çok mu gelişmiş durumdalar? Olmadığı açıktır. Bu ilçelerimize potansiyeli olan alanlarda dahi yatırım gelmemekte ve sürekli göç vermektedir.
Kuşkusuz, tüm illerimizde benzer durum söz konusudur.
Yerel kalkınmayı sağlamak; köy, belde ve ilçelerdeki potansiyeli değerlendirmek, şehre göçü tersine çevirmek için ilçe bazlı teşvik sisteminin geliştirilmesi gerekmektedir.
Esasen, her bir ilçe için hedef sektörlerin belirlenmesi ve Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi'nde bulundukları kademeye karşılık gelen bölge teşviklerinden yararlandırılmaları yerel kalkınma açısından daha isabetli olacaktır.